Yeni Medya Patronu: Demet Sabancı
Sabancı ailesinden bir isim sonunda medyaya girdi. Çiçeği burnunda medya patronu Demet Sabancı, medyaya niçin girdiğini, neler yapmak istediğini ve DEMSA Group’u Q Life okuyucularına anlattı. Sabancı ailesinin kadınları iş dünyasında adından söz ettirmeyi başarıyor. Demet Sabancı gibi… Genç, güzel, samimi, zarif, sıcacık ses tonu ile size pozitif enerjisini yansıtan Demet Sabancı, eşine ve ailesine çok önem veriyor. Hem iyi bir anne, hem iyi bir iş, hem de mükemmel bir iş kadını olmanın sırlarını bizlerle paylaştı. Biz harika bir sohbet gerçekleştirdik, sizlerin de keyifle okuyacağını ümit ediyoruz.
DEMSA Group ‘un kuruluş hikâyesini bizlerle paylaşır mısınız?
2000 yılında Eşim Cengiz Bey ile Demsa Group’u kurduğumuzda amacımız, dünyaca ünlü birçok markanın Türkiye pazarında yaygınlaşmasını sağlamaktı. Bunu gerçekleştirirken öncelikle kendimize ve Türk tüketicisine yakın ve büyüyebilecek markalar seçtik. Portföyümüzde, her kesime hitap edecek fiyat aralığında ve müşterimizin her türlü ihtiyacını karşılayabileceği çeşide sahip markalar mevcut. Türk tüketicisinin hizmetine ve beğenisine sunulmuş bu markalar, Türkiye’nin birçok şehrine yayılmış 98 mağazayı kapsayan güçlü mağazacılık sistemi ve 900 aşan profesyonel kadrosu ile yoluna devam ediyor. Birçok yeni bölüm açtık. Marka çeşitliliğine hep çok önem verdik. Algıyı artıracak çalışmalar yaptık ve neticede müşterimizin sayısı ve profili çok arttı. Tabii ki tüm çabalarımız bunun içindi.
DemSA Group olarak birçok dünya markasının Türk temsilciliğini yapıyorsunuz. Bunların dışında güçlü markaların ürünlerinin yer aldığı mağazacılık devi Harvey Nichols ve Brandroom ‘u Türk tüketicisine kazandırdınız. Bunların devamında farklı ‘’dev ‘’sürprizler yine bizleri bekliyor mu?
Bazen yaptığınız yatırımın içini doldurmanız gerekiyor. Harvey Nichols örneğindeki gibi. Dev bir kurgu Brandroom‘da olduğu gibi. Bunların devamında farklı çalışmalarımız olur mu bunu zaman gösterecektir. Şu anda eldeki yatırımları doğru bir şekilde, sağlam adımlarla ilerlemesi çabasındayız.
Fashion TV’den sonra medya dünyasında yatırımlarınız hızla devam ediyor. MediaSA bünyesinde kurulan World Travel Channel (WTC)’ın kuruluş amacı ve hedeflerinden bahseder misiniz?
World Travel Channel’da amacımız öncelikle tüm izleyicilerimize ve misafirlerimize kısaca her kesime gezi, seyahat ve turlar hakkında bilgiler vermektir. Bir başvuru niteliği taşımaktır. Seyahate gidenler, gitmek isteyenler, seyahat belgeseli izlemek isteyenler, farklı kültürleri, yemekleri öğrenmek ve izlemek isteyenler World Travel Channel izleyeceklerdir. Ayrıca çok uygun fiyatlar ve ödeme koşulları ile turlar ve otellerde World Travel Channel’da olacak. Kaçırılmayacak fırsatlar yaratacağız. Hem otelleri hem de destinasyonları kapsamlı olarak tanıyarak seyahat etme imkânı artık TV’lerinde olacak. Tabi bu içerikle tatil yapma seyahat etme fikrini de geliştireceğimize insanları tatil yapmaya yönlendireceğimize inanıyoruz.
WTC ‘nin diğer özelliği de yayında görüldüğü anda rezervasyon yaptırabilme imkanı sağlıyor olması bu hayli ilgi çekici olanak hakkında detaylı bilgileri sizden öğrenmek istiyoruz…
World Travel Channel haricinde World Travel Trip adı ile bir seyahat şirketi de kurduk. Kanaldan bağımsız olarak hem internet üzerinden hem de TV’den satış imkânları da yarattık. Dolayısı ile diğer tur operatörleri gibi birçok tur, otel alışverişlerinizi bizden yapabilirsiniz. Ayrıca biz anlaşmalı olduğumuz tüm tur operatörtlerinin ürünlerini de sattığımız için en geniş ürün yelpazesi taşıyan turizm portalıyız aynı zamanda. Yani tüketicimiz kanalımız veya internet sitemizde en geniş seyahat imkânlarını bulacaktır.
World Travel Channel’a baktığımızda çok keyifli birçok programın olduğunu görüyoruz. Tüm bunların yanı sıra en çok dikkatimizi çeken programlardan olan medyada da geniş yer alan ‘Payitaht Osmanlı İstanbulu‘’ belgeseli ve ‘’Prensesin Seyahat Günlüğü ‘’programları hakkında bilgi verebilir misiniz?
Biz olmayanı yapmayı ilke edindik. Bu yüzden de World Travel Channel’da ekrana gelen programlarımızın içerikleri oldukça sıra dışı. ‘Payitaht Osmanlı İstanbulu’ da böyle bir çalışma. Payitaht, iki kıtayı birbirine bağlayan İstanbul şehri ve Osmanlı’nın köklü tarihi üzerine yüksek bütçeler ve titizlikle gerçekleştirilmiş olan bir belgesel çalışması. Bu bir ilkti ve izleyenler İstanbul’u daha önce hiç böyle görmedi. O nedenle gelen tepkiler de çok olumlu oldu.“Prenses’in Seyahat Günlüğü”nde ise İngiliz Kraliyet ailesi mensubu Michael Of Kent’in Türkiye de dahil olmak üzere pek çok ülkeye gerçekleştirdiği seyahat anılarına yer verildi. Bir prensesin deneyimlerini izlemek seyirci tarafından merak uyandırıcı oldu.
‘’Prensesin Seyahat Günlüğü ‘’programı konsept olarak ilginç. Zor değil mi bir prensesle çalışmak? Böyle bir konsept nasıl oluştu? Siz de bizzat görüşmelerde bulunuyor musunuz?
Tabi ki görüşmeler yoğun geçti. Michael of Kent, İngiltere hanedanına mensup bir prenses. Kanalımız farklı kitlelere hitap ettiği için, tabii ki önemli isimleri de programcı olarak bünyesine katmak gerekti. Prensesi burada bir süre misafir ettik ve kendisi de, kanaldan gelen rica doğrultusunda, Türkiye ve yapmış olduğu tüm ülke seyahatleri ile ilgili izlenimlerini bizim için bir program haline getirmeyi kabul etti. Sonuçta “Prensesin Seyahat Günlüğü” isimli çok keyifli bir program oldu. İlgide gördük.
İş hayatınız, sosyal hayatınız, dernekler, çocuklarınız ve eşiniz ve hepsinde başarılı olduğunuzu görüyoruz. Bu kadar yoğunluğu nasıl organize ediyorsunuz?
Evet, bana en çok sorulan sorulardan biridir. Bu konuda hep övgü almışımdır. Aslına bakarsanız bu dengeleri kurup devam ettirmek çok da zor bi durum değil. Önceliklerinizi belirleyip ajandanızı da ona göre organize ediyorsanız ve bunu da prensip haline getirip takviminize de hassasiyetle bağlıysanız hepsi oluyor. Herkese, her şeye hatta kendinize bile yeterli vakit ayırabiliyorsunuz. Benimde yaptığım sadece bu.
ZTV Bilgi Eğitim Kanalınızda yetişkinlere okuma yazma öğretmeye çalışıyorsunuz biraz bu proje tadındaki programınızdan bahseder misiniz?
Evet Türkiye’nin ilk eğitim ve gençlik kanalı ZTV Bilgi ve AÇEV işbirliği ile milyonlarca yetişkine ve en önemlisi kadınlara yeni ufuklar açmak için hazırlanan okuma-yazma programı “Hayat Okuyunca Güzel” 12 Ekim’de ZTV Bilgi ekranlarından yayınlanmaya başladı bile. Türkiye’deokullaşma oranlarının yükselmesine rağmen eğitim hakkından yararlanamamış, okuma-yazma öğrenmek isteyen ve okuryazarlık becerilerini geliştirmeye ihtiyaç duyan çok sayıda yetişkin bulunuyor. Bu ihtiyaçtan yola çıkarak AÇEV (Anne Çocuk Eğitim Vakfı) ile gerçekleştirdiğimiz işbirliği neticesinde okur/yazarlık becerilerini geliştirmek isteyen bireyleri desteklemek ve bu eğitimi yaygın bir şekilde ihtiyaç duyan kitlelere ulaştırabilmek amacıyla birlikte çalışmaya başladık. Çekimleri ZTV Bilgi tarafından bir sosyal sorumluluk çalışması olarak gerçekleştirilen “Hayat Okuyunca Güzel” programı ile eğitim desteğine ihtiyaç duyan, çeşitli nedenlerle okuma-yazma kursuna gidemeyen bireylere ulaşmasını hedeflliyoruz. Programlarımız ise sınıf ortamında çekilen, eğitim programında deneyimli AÇEV okuma yazma öğretmeni Tuğyan Hanım ile okuma yazma bilmeyen 10 kişilik bir “kursiyer” grubuyla gerçekleşen derslerden oluşmaktadır. Ayrıca, rakamları tanımak, gündelik yaşamın içerisinde gereken en temel matematik becerilerini(paraları tanımak, saatleri okuma, fiyat etiketlerini okuyabilmek, basit toplama ve çıkarma hesaplarını yapabilmek) edinmek için çalışmalar yapıyorlar. Bu programımızla Milli Eğitim Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tüm basın mensubu arkadaşlarımızda çok ilgilendiler ve destek oldular. Her gün yayınlanacak “Hayat Okuyunca Güzel” programının, ZTV Bilgi’nin TURKSAT 3A 11957 Mhz frekansından gerçekleşen yayını ile tüm Türkiye’ye ulaşması hedefleniyor.
ZTV Bilgiden bahsederken hatırladığımız kadarıyla ‘’obezite’’ temalı bir program çalışmanızda vardı.Bu programdan da bahsede bilir misiniz ?
Evet, çok doğru hatırlıyorsunuz. Biz eğitim kanalımızda herkesi ilgilendiren konulara da sadece öğrencilerimize değil ebeveynlerin eğitimine de önem vermeye çalışıyoruz ki obezite konusunda da ana hedefimiz sağlıklı bireylerden oluşan sağlıklı bir topluma ulaşma çabasında var olmaktır. Günümüzde teknolojinin hızlı ilerlemesiyle ortaya çıkan yenilikler insanların gün geçtikçe değişen bir hayat tarzı olmaya başladı. Beslenme tarzındaki değişiklikler ve fiziksel hareket azlığıyla olumsuz şartlar bir araya geldiğinde obezite riskini artmaktadır. Yapılan araştırmalar dünyada olduğu gibi ülkemizde de fazla kilolu olma ve obezite sıklığının giderek arttığını ve obezitenin özellikle çocuklarımızı ve gençlerimizi etkisi altına almaya baş göstermek olduğunu biliyoruz ve hatta Avrupa da 2. ülke olduğumuz araştırmalardan çıkan kötü sonuç. Yurdumuzu da sağlıklı yetişen sebze, meyvenin bolluğu ve verimli toprakları düşünürseniz artık alarma geçmek gerektiği çok aşikâr. Biz de bu bağlamda kanalımız da ”Öğrenci Sofrası” adı altında bir program yaptık. Her hafta sağlıklı ve lezzetli yemek tarifleriyle evlere konuk olan Öğrenci Sofrası, çocuklu ünlü konukları( Demet Şener, Leyla Alaton gibi) ağırlayarak güzel sohbet eşliğinde izleyicileri buluşturduk. 7’den 77’ye herkesin ve her kesimin sağlıklı bir yaşam sürmesi için sağlıklı beslenme gerekliliğinin altını önemle çizerek. Bu programda da Milli Eğitim Bakanlığından Sağlık bakanlığında izleyicilerimizden ciddi ilgi gördük.
No Comments