Bengü Arslan | kadın
190
archive,tag,tag-kadin,tag-190,ajax_fade,page_not_loaded,,wpb-js-composer js-comp-ver-7.9,vc_responsive

kadın Tag

Roman Mağazalarının Genç Veliahtı

bugratoplusoy-1

Yenilikçi ve yüksek kalite anlayışından ödün vermeden, Türk Hazır Giyim sektörünün amiral gemisi olan Roman, genç kadrosuyla şimdi daha dinamik.

Türkiye’deki öncü konumunuzu Dünya’ya yaymak için çeşitli stratejiler geliştirmişsiniz? Bize biraz yenilikçi projelerinizden bahseder misiniz?

Biz, hedef pazarı ve bu pazara giriş stratejimizi birçok firmanın yaptığından çok farklı bir şekilde ‘Franchise’ sistemi yerine kendi mağazalarımızı açma üzerine kurduk. Bu yenilikçi stratejilerde; marka ile ilgili pazar büyükleri, hedef kitle analizi, segmentasyon ve tüketici davranışları üzerine olan incelemeleri bizzat sürdürmekteyim. Yurtdışında birçok ülkede Roman’ın açılışı üzerine görüşmelerimiz hızla devam ediyor.

Yurtdışında uzun süren ve başarı grafiği oldukça yüksek olan bir eğitim serüveniniz var, bir de sizden dinleyelim.   

Lise eğitimimi İsviçre’de Avrupa’nın en önemli okullarından Le Rosey ve College du Leman’da tamamladım. Amerika’da Wenthworth Institute of Technology’e kabulümün ardından, burada 5 senelik mimarlık ve mühendislik eğitimi gördüm. Sonrasında Türkiye’ye dönerek ünlü mimar Han Tümertekin’in yanında ilk iş deneyimini gerçekleştirdim. Bir taraftan Koç Üniversitesi’nde Excutive MBA programına katılarak Marka Yönetimi, Pazarlama, Finans gibi alanlarda kendimi geliştirirken, diğer taraftan Roman bünyesindeki bütün birimler ile birebir çalışarak şirketimize katabileceğim artıları değerlendirdim. Bu süreçte onursal başkanımız babam Sayın Turgut Toplusoy ‘un büyük desteğiyle Roman mağaza zincirlerinin genel koordinatörü olarak şirketteki görevime başladım.

2010’da Roman’ın ve sizin hedeflediğiniz nokta nedir?

Nisan ayının sonuna kadar yapılanma çalışmalarını tamamlamayı hedefliyoruz. Aile şirketi olmanın sıcaklığını kaybetmeden daha sistematik ve verimli bir yapıya sahip olmak, önceliklerimizin başında geliyor. ‘10 yılda 10 Dünya Markası yaratmak’ felsefesinden yola çıkan Turquality projesinin de marka destek kısmında yer alıyoruz. Ekibimle birlikte şuan tüm enerjimi bu projeye yoğunlaştırmış durumdayım.

bugratoplusoy-2

Gipsy by Roman isimli yeni markanız ile de Roman’a genç bir soluk getirdiniz. Gipsy by Roman ile ilgili projeleriniz neler?

Gipsy by Roman, Roman Mağazaları içerisinde satışa sunulan ve daha çok genç kesime hitap eden bir koleksiyon. Oldukça ilgi görmeye başladı, biz de bu iyi geri dönüşümden ilham alarak Gipsy by Roman konsepti ile yeni mağazalar açmayı planlıyoruz.

Mimarlık, sizin uzmanlık alanınız ve siz göreve başladığınızdan beri Roman Mağazaları’nda çok farklı ve iddialı bir mimariye rastlıyoruz. Bu sizin eseriniz mi?

Mimarlık benim için bir tutku… Türkiye ve Yurtdışındaki Roman Mağazalarının 12 tanesinin de konseptini kendim hazırladım. Roman’ın çizgisini koruyarak yeni bir konsept oluşturmaya çalıştım. İlk deneyimden sonra başta bu işin duayenlerinden olmak üzere yakın çevrem ve müşterilerimizden olumlu geri bildirimler aldık, bu beni motive etmekle birlikte Roman müşterisinin yeniliklere ne kadar açık olduğunu görmemi de sağladı. Bundan sonrada açılacak mağazalarımızda aynı konseptle ilerlemeyi düşünüyoruz.

Bu yoğunluğun içerisinde, sosyal aktivitelere zaman ayırabiliyor musunuz?

Türk Amerikan İş adamları Deneği ve TUGİAD üyesiyim. Fotoğraf ve yelken en büyük tutkularım arasında yer alıyor. Aynı zamanda yeni mekânlar, yeni tatlar keşfetmeyi de çok seviyorum. Toplusoy, genç kesimi de Roman tutkunu yapacağa benziyor.

Röportaj: Bengü ARSLAN – Quality of Magazine Dergisi için yapılmıştır.

Fotoğraf: Erhan ABİNİKMAN

Çalışma Yaşamında Kadının Yeri…

ÇALIŞMA YAŞAMINDA KADININ YERİ…

computer

DEĞİŞMESİ GEREKEN KALIPYARGILAR…

Son yıllarda Türkiye?de özellikle Avrupa Birliğine uyum politikaları kapsamında, kadının iş yaşamındaki ve toplumsal yaşamdaki konumunun iyileştirilmesi gündemdeki konuların başında gelmektedir. Türkiye?de, özellikle bankacılık ve eğitim sektörlerinde kadının çalışmasına yönelik tutumu değerlendiren birçok çalışma yapılmıştır. Fakat bu çalışmalar arasında spor kurumları yer almamaktadır. Bir toplumsal kurum olarak sporun bir erkek alanı olarak görülmesi, spor kurumlarının toplumsal cinsiyet bakış açısıyla irdelenmesini anlamlı kılmaktadır.

Türkiye?de 1950 yılından itibaren sanayileşme süreci geliştikçe çalışan kadınların oranı da artmıştır. Türkiye?de kadınlar 1950?lerden beri ev dışında ücretli işlerde çalışmaktadırlar. Fakat bu işler; eğitim, sağlık ve sekreterlik pozisyonları gibi toplumsal cinsiyet kalıp yargısının çizildiği başlıca alanlarda yoğunlaşmakta (Özbay, 1995) ve kadınlar genel olarak yönetimle ilgili bilimsel bilgi, sermaye ve teknoloji kontrolünün gerektiği dallardan dışlanmaktadırlar. Kadınlar, yardımcılığa dayanan işler ve rutin işler, sosyal refah, halk sağlığı, bakım ve hizmet işleriyle ilişkilendirilmekte çoğu kez başkalarının aldığı kararları yerine getirmektedirler. Bununla birlikte, kadınlar genellikle düşük gelirli, yükselme şansı sınırlı olan ve ev kadınlığı ile uyuşabilen geleneksel mesleklerde çalışmayı tercih etmektedirler.

Kadınların Ev İçi Sorumluluklarından Dolayı Erkekler Kadar Güvenilir İşçiler Olmadıkları Vurgulanmakta!!

Kadınların vasıfsız işlerde yoğunlaşması çok tutarlı bir biçimde onların eğitim seviyelerinin düşüklüğüyle açıklanmaktadır. Vasıf; bir işi yapanın cinsiyetine bağlı olarak tanımlanan bir ideolojik kategori olmakta ve toplumsal olarak belirlenmektedir. Ayrıca, kadınların ev içi sorumluluklarından dolayı erkekler kadar güvenilir işçiler olmadıkları vurgulanmakla beraber, kadınların işlerini terk etme ve çalışmaya ara verme olasılıkları erkeklere göre de daha yüksek olmaktadır.

Kadınların İş Hayatı Açısından Hala İstenilen Düzeye Ulaşılamamış Olmasındaki Önemli Etkenlerden Birisi, Yapılan Tüm Reformlara Karşın Toplumun Geleneklerin Baskısından Kurtulamamış Olması?

Türk toplumunda kadınların iş hayatı açısından hala istenilen düzeye ulaşılamamış olmasındaki önemli etkenlerden birisi, yapılan tüm reformlara karşın toplumun geleneklerin baskısından kurtulamamış olmasıdır (Kırkpınar, 1998). Fakat tüm bu olumsuz koşullara rağmen, kadınlar için değişen yasal hakların ve eğitim olanaklarının genişlemesi, üniversitelerdeki kız öğrenci sayısını artması ve kentleşme ile ortaya çıkan yeni değerlerin topluma yayılması sonucunda geleneksel toplumsal cinsiyet yapısında bazı değişimlerin olduğu ileri sürülmektedir.

Yüksek kademedeki kadın yönetici sayısına baktığımızda ise çok düşük bir sayı göze çarpmaktadır. Bunun sebebi olarak ise, kadınların yumuşak yüzlü olmaları, iş adamı kalıbının iş hayatına yerleşmiş olması ve çocuk doğurmak- çocuk bakımı gibi faktörlerin kadının kariyerinde ilerlemesinde engel olabildiği bulunmuştur.

Yeni çözüm önerileriyle çalışan kadın sayısı artırılarak ülkemiz daha modern bir toplum olma yolunda bir adım daha atmış olacaktır?

Bu sorunların çözümüne yönelik öneriler geliştirmek ülkemizde zorunlu hale gelmiştir. Bazı sektörlerde, sendikalarda ve de polis teşkilatında kadın çalışmaları uzmanları tarafından toplumsal cinsiyet duyarlılığı eğitimleri verilmektedir. Bu eğitimin verildiği sektörlerin çeşitlendirilmesi ve daha geniş bir alana yayılmasıyla kadınların çalışma yaşamındaki konumu olumlu yönde değişebilir. Yeni çözüm önerileriyle çalışan kadın sayısı artırılarak ülkemiz daha modern bir toplum olma yolunda bir adım daha atmış olacaktır.