Bengü Arslan | moda
267
archive,tag,tag-moda,tag-267,ajax_fade,page_not_loaded,,wpb-js-composer js-comp-ver-7.9,vc_responsive

moda Tag

Q Life Dergisi – Didem Antebi Röportajı

Q Life Dergisi için Didem Antebi ile yaptığım röportajı okumak için mouse’unuzu hareket ettirmeye devam edin 🙂

Modern İkon: Didem Antebi

 

Didem Antebi; cemiyet hayatının en şık, en asil ve en doğru giyinen isimlerinden… Didem Hanım’ın güzelliği, kuşku götürmez bir gerçek. Tarzını çok sade ve düz olarak tanımlayan isim, çabasız şıklık olarak tanımlanan akımın öncülerinden diyebiliriz. Anne olmasının ardından freelance işlerle, bloguyla ve sosyal sorumluluk projeleri ile zamanını geçiren Antebi ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

didem antebi 12-17-312-17-4

12-17-5

 

 

Didem Hanım harika bir blog açtınız ve gün geçtikçe artan bir okuyucu kitlesine sahipsiniz… Bu fikir nasıl doğdu ve blogunuzla ilgili hedef projeleriniz neler?

Uzun zamandır internette moda üzerine bir şeyler yapmak istiyordum biliyorsunuz artık her şey çok hızlı tüketiliyor ve hızlı yaşanıyor, bu sebepten dolayı ben de bir blog açmaya karar verdim. Blogumda; hoşuma giden ürünleri, moda dünyasına ait haberleri  ve yenilikleri paylaşıyorum, aslına bakarsanız blogların popülaritesi de biraz azalmaya başladı. Benim de başka projelerim var tabi ama daha hayata geçmediği için  şimdilik sürpriz olsun.

“Çocuğunuz olunca bütün vaktinizi onla geçirmek istiyorsunuz hatta ben fazla vakit geçiremediğimde vicdan azabı çekiyorum.”

Çocuklu bir kadın olmak kariyerinizi etkiledi mi?

Tabiî ki etkiledi… Çocuğunuz olunca bütün vaktinizi onla geçirmek istiyorsunuz hatta ben fazla vakit geçiremediğimde vicdan azabı çekiyorum. Bu sebeple  vaktimin belirli bir kısmını işe ayırabiliyorum, bu kısıtlı zamanda verimli olmak çokta kolay olmuyor. Mila doğduğundan beri freelance işler bana daha çok hitap ediyor diyebilirim.

” Ülkemizde daha çok çalışan ve daha çok üreten kadına ihtiyacımız var…”

Üniversite yıllarından beri aktif çalışan bir kadın olarak, iş dünyasına şüphe ile bakan kadınlarımıza bir mesajınız var mı?

Bir kadının çalışması bence çok önemli. Kendine olan özgüveni, hayata karşı duruşu, beklentileri ve bir çok şeyi değişiyor. Bir kadının kendi parasını kazanarak, kendi ayaklarının üzerinde durabilmesi günümüzde çok önemli bir şey diye düşünüyorum. Ülkemizde daha çok çalışan ve daha çok üreten kadına ihtiyacımız var…

Son zamanlarda sizi bir çok sosyal sorumluluk projesinin içerisinde aktif olarak görmekteyiz. Bize biraz bu projelerden bahseder misiniz?

Tohum Otizm Vakfı ve Hayat Paylaşım Derneği’nde aktif olarak çalışıyorum. Hayat Paylaşım Derneği’nde  zihinsel engelli çocuklarımız için Eyüp’te bir rehabilitasyon merkezi yapıyoruz. Tabii ki çok zor ve maliyetli bir proje, fakat en kısa zamanda bu projeyi hayata geçirip engelli  Tohum Otizm Vakfı’ndaki çalışmalarımıza gelince; otizmli çocuklarımızın daha doğru şartlarda bir eğitim almaları için çaba sarf ettiğimi söyleyebilirim. Şu anda faaliyette olan okulumuzda ise; otizmli ve maddi durumu zayıf ailelerin çocuklarına eğitim veriliyor. Bu erken eğitimle de otizmi yenmelerine destek olunuyor.

“Stilimin ruh halime göre değiştiğini söyleyebilirim. Genelde sade ve düz çizgiler tercih ederim. Aşırıya kaçmayı hiçbir zaman sevmem.”

Moda konusunda hem eğitimli, hem de iyi bir trend takipçisi olarak sezon trendlerini bizler için değerlendirir misiniz?

Sezonun trendleri bu sene;

1) Pliseler her yerde etekler elbiseler gömleklerde bu detayı çok görüyoruz.

2) Metalik renkler

3) Büyük çiçekli desenler

4) Fırça darbesini anımsatan sanat eseri görünümündeki parçalar

5) Sırt çantaları

6) Erkeksi gömlekler, jeanler

Gardırobunuzun olmazsa olmaz parçaları nelerdir?

Dolabımın olmazsa olmazları; ayakkabılarım, siyah elbiseler, siyah skinny jean, trençkot ve aksesuarlarım.

 

“Gün geçtikçe Avrupa’nın daha çok ilgisini çekiyoruz, çok yakın bir zamanda İstanbul bu etkinliklerle modanın başkentlerinden birisi olacak diye düşünüyorum.”

Giderek daha da yankı uyandıran İstanbul Moda Haftası’ndaki tasarımları, tasarımcıları ve organizasyonu bir uzman gözü ile değerlendirir misiniz?

İstanbul Moda Haftası her sene daha da iyiye giden bir organizasyon kurguluyor, özellikle genç tasarımcılarımızı çok başarılı buluyorum. Yeni isimlerin ise kendilerini tanıtmaları için iyi bir platform olduğunu düşünüyorum. Gün geçtikçe Avrupa’nın daha çok ilgisini çekiyoruz, çok yakın bir zamanda İstanbul bu etkinliklerle modanın başkentlerinden birisi olacak diye düşünüyorum. Gördüğüm tek eksiği değerlendirecek olursam, basın ayağında daha çok yabancı basın, blogger ve editör gelmeli İstanbul’a.

Sizce Türk modacılarının ve markalarının dünya arenasındaki yeri nedir?

Dünya arenasında çok başarılı bulduğum Türk tasarımcılarımız var. İsim verecek olursam; Hüseyin Çağlayan, Erdem Moralıoğlu, Bora Aksu, Arzu Kaprol inanılmaz başarılılar. Fakat daha çok isim olması lazım… Tabii ki dünyada ismini duyurmak çok zor bir şey fakat bunu hak eden bir çok tasarımcımız olduğunu düşünüyorum ve çok iyi yerlere gelerek uluslararası arenada temsiliyetimizin artmasını diliyorum.

Röportaj: Bengü Arslan

Fotoğraflar: Erhan Abinikman

Mekan: Sait Halim Paşa Yalısı

Yazarlık, Editörlük ve Danışmanlık Yaptığım Yayınlar

dergi-benguarslan

Yazarlık, Editörlük ve Danışmanlık Yaptığım Yayınlar

Aşağıdaki görsellere/ linklere tıklayarak ulaşabilirsiniz….

RE REGINA MAG

Genel Yayın Yönetmeni – Editor in Chief

LÜKS YAŞAM & STİL DERGİSİ / LUXURY LIFE STYLE MAGAZINE / RIVISTA DI LUSSO DI STILE DI VITA

RE & REGINA, kendi alanlarında uzman ve popüler olan iddialı bir kadro ile bu serüvene başladı. Dünyadaki en yeni moda, sağlık, diyet, fitness, güzellik, sanat, spor ve güncel trendleri takip ederek, okuyucularına farklı bir bakış açısıyla sunmayı hedefliyor. Dünyanın hızına ayak uydurma konusunda iddialı bir tutum sergileyen RE & REGINA’nın bu keyifli serüvenini her ay bizlerle yaşamak için takipte kalın…,GÜCÜ KALİTESİNDE GİZLİ!

ornek3

GECCE.COM

Moda Editörü

11. yılını geride bırakan Gecce.com, tartışmasız gücü ve kalitesiyle magazin kulvarındaki liderliğini sürdürüyor… Her yıl kendi gücünü biraz daha aşan, sınırlarını zorlayan, yükselen, modernleşen ve her zaman sadece kendiyle yarışan Gecce.com; cezbedici, ışıl ışıl ve dopdolu haliyle hayatı yansıtmaya devam ediyor…

gecce-comTürkiye’nin gündemine damgasını vuran haberleri, özel röportajları, ses getiren manşetleri, seçkin köşe yazarları, dünyadan derlenmiş birbirinden ilginç fotoğraf, dizi ve video galerileriyle gecce.com dünyaya ve medyaya ışık tutuyor. Sanat, siyaset, spor, müzik, iş dünyası, sosyete, ekonomi, sinema, televizyon ve hayattan çarpıcı anektotlar, ünlülerin ve oyuncuların bilinmeyen yönleri; şok açıklamalar, etkinlikler, konserler, geccelerin endeksini tutan gecce borsası, seçkin markalar Gecce’nin çarpıcı dünyasından sadece birkaç bölüm… İstanbul’un en özel mekanlarını bünyesinde barındıran, Türkiye’nin en ünlü gurmelerine ev sahipliği yapan, dünyayı kıskandıracak kadar iddialı oscar gecceleri düzenleyen, Gecce Winter Guide, Gecce Summer Guide ve Best Places of İstanbul dergileriyle klasik kulvardan ayrılarak ayrıcalıklı bir mertebeye erişen ve sizlere her zaman ‘ilk’leri yaşatan gecce.com’u tıklamaya doyamayacaksınız…

gecce-com2

MAG DERGİ

2011-2013 – Moda Editörü

MAG; aylık, moda, magazin, cemiyet haberleri içerikli ulusal 100% TÜRK dergisi.

Mag Dergi-bengu-arslan

 

QUALITY OF MAGAZINE

2009-2010 – Editör

Sosyal Yaşamın Nabzı  Quality of Magazine‘de atıyor!

Haziran 2009 tarihinden beri yayın hayatına devam eden Quality of Magazine, aylık olarak yayınlanan yaşam ve aktüalite dergisidir.  Quality of Magazine iş, moda, sanat, spor ve politika dünyasının içinde yer alan seçkin ve sevilen isimleriyle yapılan özel röportajlar ve yüksek resim kalitesiyle dikkat çekiyor. Quality of Magazine Dergisi, D&R, Remzi ve İnkilap Kitabevleri’nde okuyucularıyla buluşuyor.

side2

Q LIFE MAGAZINE

Moda Editörü

Q Life, belirli bir stili olan, tarz ve kariyer sahibi seçkin kişi ve kurumlara hitap eden, kalitenin ön planda tutulduğu, sosyal hayatı yakından izleyen bir prestij dergisidir.

AuTiNXMCMAAN135

AjDOimgCIAAHif8

MODA HER YERDE

Kurucu – Genel Yayın Yönetmeni

Hayata dair, moda ile ilgili her şey ve daha bir çok konuyu nereden takip edebilirim?” diye düşünmeyi bırakın!www.modaheryerde.com‘u tıklayın yeter…

MODAHERYERDE (2)

HAYATINI TASARLA 

Moda Editörü

Online TASARIM dergisi ” www.hayatinitasarla.com ” Tutkularınız için rafine seçenekler…

TASARIM / YAŞAM / STİL / TOYS4BOYS / TEKNOLOJİ / YARIŞMALAR / RÖPORTAJLAR… Hayatın her alanında tasarım, tutkularınız için rafine seçenekler!

hayatinitasarla-bengu

1044117_523396537710326_1546135461_n

WOAW MAG

Editör

WoaW Mag iTunes App Store üzerinden iPad için tasarlanan, dünyadaki trendleri yakından takip eden ve sürekli güncellenen bir dergidir. Hem gözünüze hem kulağınıza hitap eden, müziği hayatının vazgeçilmezi arasında görenlerin, sosyal hayatı yakından takip edenlerin dergisidir. WoaW Mag yaşamı renklendiren konuları ve yaratıcı çalışmaları ile liderdir. Görsel şölenli ve dinamik ruhu içerisinde ayrıca aktüel, seyahat, güzellik ve dekorasyon konularıyla da yaşamı renklendiren trendler yer almaktadır.

woawmag-bengu

599219_381750995274143_471466079_n

PINK BY BA

Kişisel Blogum

My Big Pink World / Think Pink
Within the pages of this site i believe you can find your way to pinky happiness. -> www.pembeheryerde.com
www.pembeheryerde.com adresinden pembe ve moda olan her şeye ulaşabileceksiniz, hem de ingilizce ve türkçe olarak…
pembeheryerde-benguarslan
pembeheryerde-bengüarslan
4 MEVSİM BAHÇEŞEHİR
Moda Yazarı
4 Mevsim Bahçeşehir Dergisi Bahçeşehir Bölgesi’nde oldukça popüler olan life style içerikli bir dergidir.

Modada Bembeyaz Bir Sayfa Açan İsim: Hamdi Külahçıoğlu

E-ticaret Devrimcisi: Hamdi Külahçıoğlu

hamdikulahciogluba

Devir e-ticaret devri… Ee, biz kadınlar için de alışveriş siteleri bu devirde vazgeçilmez… En çok keyif aldığım sitenin Kurucu Ortağı Hamdi Külahçıoğlu’nu yakalamışken, bir röportaj gerçekleştirmeme olmazdı, öyle değil mi? www.beyazkutu.com sitesinin oluşumuna kadar geçen süreci, girişimciliği, yeni ticaret alanlarını, modayı, sektörü, kısacası her şeyi Hamdi Bey ile masaya yatırdık. Ben röportajı yaparken çok keyif aldım, eminim sizler de okurken çok keyif alacaksınız. Hamdi Bey; oldukça yenilikçi ve son gelişmeleri yakından takip eden tam bir moda insanı diyebilirim. Çok etkileyici bir kariyere sahip, Unitim, Harvey Nichols, Victoria’s Secret, Barney’s gibi bir çok dünya devine tasarım yapmış, New York’un o görkemli ve moda kokan havasını solumuş ve fazlasıyla bu koku içine işlemiş bir iş adamı… Gelin Beyaz Kutu’nun yükselişini kendisinden dinleyelim…

Eğitiminiz ve özgeçmişiniz? Bu işe başlamadan önce iş hayatında tecrübeniz oldu mu, nerelerde çalıştınız?

Boğaziçi İşletme mezunuyum, üzerine de ABD’de finans masterı yaptım. 15 sene New York’ta yaşadım. Ardından moda sektöründe birçok iş gerçekleştirdim. Kendi işimi yaptım, profesyonel olarak çalıştım. markamı yaratıp, Barneys gibi bir çok büyük firma ile çalıştım. 2001, 11 Eylül sonrası Amerika’da işler değişti. Ben de artık yavaş yavaş dönmeyi düşünüyordum, ardından Türkiye’ye döndüm ve Unitim gruba katıldım. 5 sene Unitim’de görev yaptım, sonrasında Harvey Nichols’ı açtık ve ben Harvey Nichols’ya Satın Alma Direktörlüğü görevimin ardından Genel Müdürlük görevine getirildim. Chanel, Tom Ford, Polo Ralph Lauren gibi bir çok markayı Türkiye’ye getirdik. Ardından 2009 yılında görevimden ayrıldım.

Bu işe başlama fikri nereden geldi ve nasıl gelişti?

E-ticarete girişim, Türkiye’deki potansiyeli görerek oldu diyebilirim, daha henüz bu özel alışveriş sitelerinin yeni çıktığı zamanlarda, sürekli çok büyük indirimlerin iyi markaların zarar gördüğünü düşünüyorum, bir yerde markalar bunu anlayacak ve geri çekilecek diyordum, bugün de olmaya başladı diyebilirim. Bizim ki tamamen sezon ürünleri satan bir butik olarak hizmet veriyoruz. Fırsat ürünü her zaman var ama biz sezon ürünlerini ön plana çıkararak hizmet veriyoruz. Türkiye’nin ilk sezon ürünlerini satan e-ticaret sitesiyiz. Baktığınızda Türkiye’de B segmente hitap eden Department Store yok, birçok lüks markaları satan mağazalar, bir de C hedef kitleye hitap eden markalar var, biz aslında bu boşluğu da doldurmak istedik. Fikir bu şekilde gelişti ve doğru olduğunu da yaşayarak gördük. Özel alışveriş siteleri oldukça sayıca artmaya başladı ve insanlar doyum noktasına geldi. Fırsat ürünlerinin kalitesi de tartışılır ve güvenilirlik konusunda sorun yaratıyor.

Beyazkutu.com bildiğimiz gibi bir online alışveriş sitesi peki neden beyazkutu’yu tercih edelim bizim için avantajlarınızdan ve güvenilirliğinizden bahseder misiniz?

Aslında bir müşterinin beyazkutu’yu tercih etmesi için çok fazla nedeni var… Öncelikle biz tüm sattığımız markaların yetkili internet satıcısıyız. Yani diğer bazı web sitelerinde olduğu gibi sahte, lisanssız ya da yetkili izni dışında satılan ürünlerin bulunduğu bir web sitesi değiliz. Yine bu markaların Türkiye’de ulaşamadığı bir çok ile de bizim sayemizde ulaştığını, bu illerde yaşayan insanların dünyaca ünlü moda markalarının sezon ürünlerine ulaşmak için İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlere gelmesine gerek kalmadan, sadece tek bir tıkla ulaşabildikleri dev bir mağaza burası. Üstelik bu dev mağazada Türkiye’de hiç satışı olmayan bazı özel markalar da satışta… Ayrıca tüm bu markalara sadece üyelerimize özel fırsatlarla sahip olabiliyorsunuz.

Beyaz Kutu’dan alışveriş yapmak isteyen ama yurt dışında olanlar sipariş verebilir mi?

Açıkçası yurtdışından çok fazla talep görüyoruz… Bu noktada yurt dışındaki müşterilerimize de özel hizmetler sağlıyoruz. Kargo bedellerini de karşı tarafa yansıttığımız bu modelde müşterilerimiz dünyanın neresinden isterlerse istesinler özgürce alışveriş yapabiliyorlar. Öncelikle şunu belirtmek isteriz ki; diğer tüm online satış sitelerinden farklı olarak beyazkutu’da satılan tüm ürünlerin fotoğrafları HD kalitesinde çekiliyor. Yani fotoğrafta gördüğünüz bir ürünün elinize geçtiğinde bakıp şaşırma ihtimaliniz oldukça zayıf. Ama olası bir beğenmeme, beden değişikliği vs. durumda müşterilerimizle birebir ilgilenen deneyimli müşteri temsilcilerimiz soruna anında müdahale ederek gereken neyse onu yapmaktadırlar. Müşterilerimizden gelen feedbacklere de bakarak iyi bir müşteri hizmetleri anlayışımız olduğunu söyleyebiliriz. Müşterilerden gelen mailler benim bilgisayarıma da düşüyor ve günümün en az 1-2 saatini bu maillerle geçiriyorum diyebilirim. Müşteri odaklı bir satış politikası söz konusu.

 

Siparişi veriyoruz ve anında elimizde oluyor. Diğer e-ticaret sitelerinde bu bu şekilde işlemiyor ve uzun süre beklemek gerekiyor. Bu da sizi diğerlerinden ayıran büyük bir fark öyle değil mi?

Yine bu alanda da diğer giyim ürünleri satan –bilhassa kampanya- sitelerine nazaran oldukça avantajlı durumda, çünkü sattığı tüm ürünler sezon ürünleri ve de ya kendi stoklarında ya da stratejik tedarikçisi konumunda bulunan firmaların stoklarında bulunuyor. Bu da satılan ürünlerin müşteriye ulaşma zamanını bir hayli düşürüyor. Bir örnek vermek gerekirse; kampanyayla satış yapan sitelerde ulaşım zamanın 10-15 gün arası değişebiliyorken, beyazkutu’da bu süre ortalama 4 iş günü olarak şekilleniyor.

Kanyon Pop-up Shop fikrinin yaratıcısız sizsiniz sanırım…

Beyazkutu.com online moda giyim satış sitelerinden farkla kendisi ithalatlar yapıp stoklara sahip olduğundan böyle bir farkı yaratabildi. Aslında bu proje Kanyon ile ortaklaşa düşünüp geliştirdiğimiz bir projeydi ve hem kendi müşterilerimiz, hem de bizi daha önceden tanımayan ve bu organizasyonla tanıyan, kısacası herkesin çok büyük ilgi gösterdiği ve beğeniyle karşıladığı bir proje oldu. İnsanların ilgisi bizi çok mutlu etti ve bu gibi organizasyonlar yapma noktasında bizi yüreklendirdi. Ancak bizim asıl işimiz web / online satış olduğundan kısa vadede böylesi bir organizasyon yapma niyetimiz yok.

Beyazkutu.com adresini tercih ettiğimizde hangi markaları bulabiliriz ve piyasa ile ne derece karlı avantajlara sahip olabiliriz?

Beyazkutu.com da; French Connection, Brooklyn Industries gibi Türkiye’de başka hiçbir yerde satılmayan ürünlerin yanı sıra Rock & Republic, Tommy Hilfiger, Camper, G-Star, Aldo, Energie, Calvin Klein, Miss Sixty, Pepe Jeans, Custo Barcelona, Killah, Lavand, Antony Morato, Billabong, Vans, Oakley gibi daha onlarca markanın binlerce ürününü bulabilirsiniz. Tüm bu markaların sezon ürünlerine, en cazip fiyatlarla ve dönem dönem gerçekleştirilen özel kampanyalarla sahip olabilirsiniz. Bu arada yine piyasaya damgasını vuracak yeni bir çok markanın çok yakında beyazkutu’da olacağının müjdesini de buradan vermiş olalım…

Sektördeki diğer internetten giyim ürünleri satan, özellikle de private shopping siteleriyle kıyasladığımızda kendinizi nerede görüyorsunuz?

Öncelikle beyazkutu olarak kendimizi bu sitelerden tamamen farklı bir yerde görüyoruz, kaldı ki müşterilerimizden gelen yorumlar da bizim bu düşüncemizi doğrular nitelikte oluyor. Çünkü biz sözü geçen o siteler gibi bazı markaların geçmiş sezonlardan ellerinde kalan ürünlerini değil, sadece belirli ve en üst bantta bulunan özel markaların en son sezon ürünlerini satıyoruz. Yani tedariçilerin stoklarını eritmek üzerine değil, gerçek moda severlere hizmet vermek üzere kurulmuş bir siteyiz. Zaten müşterilerden aldığımız pozitif yorumlar da bunun göstergesi oluyor. Bir çok müşteri bu her gün mantar gibi türeyen bu sitelerden sıkıldıklarını, satılan ürünlerin kalitesiz olduğunu ve yepyeni bir soluk aradıklarından bahsediyor. Tabi en sonunda bu okların bizi göstermiş olması da bizim için ayrı bir kıvanç vesilesi oluyor.

 

Kalıplara Sığmayan Sıra Dışı ve Kusursuz Bir İş Adamı: Murat Akdoğan

muratakdogan

Murat Akdoğan, iş hayatındaki sıra dışı yaşamı, fikirleri ve uygulamalarıyla kafamızdaki klasik iş adamı profilinden tamamen sıyrılıyor. Baymak, piyasaya ve bankalara yaklaşık 20 milyon dolar borçlanmışken, fabrika artık çalışmıyorken, fabrika müdürü olarak 24 yaşındaki Murat Akdoğan ortaya çıkıyor “Bence girişimci çok ama iyi yönetici az. Girişimciliği bilimsel yönetim anlayışıyla birleştirmeyen şirketler batmaya mahkum” diyecek kadar liderliğine güveniyor veBaymak‘ı bu krizden çıkaracağına yüzde yüz inanıyordu… Nitekim Baymak, krizden çıktı ve Türkiye’de lider isimler arasında yerini aldı. Murat AkdoğanBaymak Yönetim Kurulu Başkanlığı ile yetinmeyip, kimsesiz çocuklar adına bir şeyler yapmalıyım dedi… Kimsesiz çocukların eğitimi için kaynak ararken sağlık sektörüne yönelen ve çok kısa sürede sektöre yön veren konuma gelen Ethica Sağlık GrubuMurat Akdoğan’ın çocukken verdiği sözü yerine getirmesini sağladı ve oluşturduğu bu konsept ile sektöre yön verir hale geldi. Ethica İncirli HastanesiEthica Levent Hastanesi,  Bakırköy Estethica Cerrahi Tıp Merkezi ve Ataşehir Estethica Cerrahi Tıp Merkezi’nden oluşan Ethica Sağlık Grubu hastalarına ayrıcalıklı bir hizmet sunuyor. Gelecek planları arasında da bir Vakıf üniversitesi kurmak yer alıyor. Murat Akdoğan, bence muhteşem bir rol modeli. Vizyonu, o güçlü duruşu, öngörüleri, bilimsel yaklaşımı, empati kurma yeteneği, zekası, gülen gözleri ve karizması ile tam bir lider. Hani bize, derslerde lider ve yönetici arasındaki farkları anlatırlardı ya, hatta liderliğin doğuştan gelen bir özellik olduğunu söylerlerdi… O hem kusursuz bir lider, hem de çalışanlarının hayranlıkla örnek aldığı bir yönetici… Aynı zamanda bir üniversite hocası… BizMAG Dergisi olarak, Murat Akdoğan’ın belki de birçoğunuzun bilmediği bir yönü üzerinde duracak ve sizleri fazlasıyla şaşırtacağız. Murat Akdoğan, modaya oldukça hakim ve neredeyse bir tasarımcı kadar bilgi birikimine sahip… Kumaşlar, aksesuarlar, takım elbiseler… Tasarım yönü de sizi oldukça etkileyecek. Kim bilir, belki bir gün kendi markası ile Murat Akdoğan’ı karşımızda görürüz.

 

Herkes sizi başarılı kariyerinizle tanıyor, biz ise sizin başka bir yönünüz üzerinde duracağız. Moda… Moda ile tanışmanız nasıl oldu?

Moda ile tanışıklığım daha çok küçükken başladı. Eğer cebimde normal bir mağazadan 5 tane t-shirt alabilecek param varsa, ben gider kaliteli ve çizgisini beğendiğim bir mağazadan elimdeki para ile 1 tane t-shirt alırdım. Kendimce iyi bir şey almaya çalışırdım. Mesela bütün yaz atölyede çalışırdım, aldığım ücreti ise gidip güzel bir gömleğe yatırırdım ve resmen onu baştan yaratırdım. Buradan anlıyorum ki o zamandan beri farklı bir gözle bakmışım bu işe.

murakakdoganbaymak 

Modaya olan tutkunuzun yanı sıra kalite tutkusu…

Tutkunun ötesinde bir şey yapmaya çalışmıştım diye düşünüyorum. Geçmişe dönüp bakınca da imkanlar zaten fırsatları yaratıyor; ama imkanım olmadığı zamanda bile seçici olduğumu görüyorum.

 

“Atatürk’ün kendisinin giydiği kıyafetlerdi, büyük gururla taşıdım.”

Ünlü bir modacının katalog çekimlerinde yer alışınızın hikayesini bir de sizden dinleyebilir miyiz?

Bu kreasyon tamamen iş adamlarına yönelikti ve farklı bir yüze ihtiyaç vardı. Onun dışında Türkiye’deki mankenler genelde daha casual giyindikleri için takım elbiseyi iyi taşıyamıyorlardı. Bu teklif bana geldiğinde, arkadaşlığımızın da iyi olmasına dayanarak kabul ettim ama ilk defa objektiflere bu şekilde poz vereceğim için de tereddütlerim vardı ve her ihtimale karşı profesyonel bir modelle de aynı çekimlerin yapılmasını istedim. Bu isim de Kıvanç Tatlıtuğ oldu. Fotoğraflar beğenildi ve sonrasında da Atatürk kıyafetleriyle ilgili Anıtkabir’de iki ayrı zaman dilimi içerisinde defile gerçekleşti… Çok özel ve Atatürk’ün kendisinin giydiği kıyafetlerdi, büyük gururla taşıdım.

 

“Bir iş adamıysanız, günümüz trendlerinin dışına çıkmak çok da mümkün değil.”

 murakakdogan-ethica

Sizin için moda ne ifade ediyor?  Günün trendlerine uymak mı yoksa kendi modanızı yaratmak mı hoşunuza giden?

O sezonun trendinin dışına çıkmak çok kolay bir şey değil zaten. Trendin dışına çıkacaksanız farklı bir yaşam tarzınızın olması gerekir. Sanatçı ya da show business içerisinde yer alan biri isen o trendin dışına çok rahatlıkla kayabilirsiniz. Ama bir iş adamıysanız, bir üniversitede hocaysanız çok da sapma gösteremiyorsunuz.  Kendi renk ve ten rengime uygun olmasına özellikle dikkat ediyorum. Ama kesime baktığınız zaman genelde soğuk renkleri tercih ediyorum. Sade ama şık kıyafetleri tercih ediyorum. Detaylara önem veriyorum ve aksesuarlar benim vazgeçilmezim.

 

Dünya modasını da yakından takip ettiğinizi biliyoruz, sevdiğiniz ve tercih ettiğiniz tasarımcılar kimler?

Son zamanlarda Tom Ford diyebilirim. Gerçekten onu izliyorum. Tercih ettiğim markalar var, ama son zamanlarda Tom Ford benim çok beğendiğim bir tasarımcı. Özellikle Gucci’den ayrıldıktan sonra özünü bulduğunu düşünüyorum. Tom Ford’un takım elbiselerinin yanı sıra aksesuarlarını da tercih ediyorum. İnci kol düğmeleri, bileklikleri gerçekten inanılmaz.

muratakdogan-1 

Türkiye’de moda konusunda (özellikle iş adamı olarak) ilkleri uyguluyor ve örnek teşkil ediyorsunuz… Mesela kravatsız, mendil kullanımı gibi…

Son zamanlarda farklı arayışlar içerisindeydim. Şık ama aynı zamanda da rahat iş kıyafetleri. Bunu da kravat takmadan mendil kullanımı ile büyük oranda sağladım.  Bazen de mendil yerine farklı aksesuarlar kullanıyorum… İğneler, broşlar, takılar… Birçoğu da bizzat benim tarafımdan çizilen ve Kapalı Çarşı’da yaptırılan özel şeyler.

 

“Olabildiğince pozitif önyargı oluşturun ki, negatif önyargının dezavantajlarını yaşamadan ilişkiye geçebilin o insanlarla.”

 

Peki, bundan yola çıkarak ileride kendi markanızı yaratma, bunları bir marka altında toplama gibi bir fikir var mı?

Ekonomik faaliyetlerin anlık değiştiğini düşünüyorum. Eskiden bir insanın ön yargı oluşturması üç dakika civarında olurdu. Yani bir insanı ilk gördüğünüzde üç dakikada ön yargı oluşturuyordunuz. Son yapılan araştırmalara göre ilk altı saniyede karşınızdaki kişi hakkında ön yargı oluşturuyorsunuz. Altı saniyeyle üç dakika arasında çok büyük fark var. Düşünebiliyor musunuz, insanların en zor değiştirdiği şey; önyargı. Einstein’ın dediği gibi; önyargıyı parçalamak atomu parçalamaktan daha zor. Dolayısıyla o zaman iş adamıysanız, madem ön yargı oluşma eğilimi çok fazla, demek ki altı saniyede değil hemen… Olabildiğince pozitif önyargı oluşturun ki, negatif önyargının dezavantajlarını yaşamadan ilişkiye geçebilin o insanlarla. Abartıdan kaçınıyorsunuz, bir yandan da pozitif önyargıları yakalamaya çalışıyorsunuz. Kendi markamı yaratmak gibi bir düşünce söz konusu değil. Ben özellikle Türkiye’de genç ama iyi eğitilmiş, dünya trendleri ile Türkiye’deki yatay anlayışları birleştirip bütünleştirebilen, gerek tasarımcıları gerekse de imaj danışmanlarını çok önemsiyorum. Bunların Türkiye özellikle de iş dünyası için önemli olduğunu düşünüyorum. Onların olabildiğince desteklenmesi, fırsatlar verilmesi gerekiyor. Türkiye için bir açık bu. Türkiye’de ihtiyaç var. Türkiye moda konusunda pek çok gelişmiş ülkeden ileride. Bu neden yabancıların tasarımlarıyla yapılmaya çalışılıyor. İmaj danışmanlarının daha aktif olması gerektiğini, onların olabildiğince desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum.

 

İş yaşamınızda, iş yerinde de size aynı şekilde bu şıklıkta sürekli bakımlı halde görüyoruz. Burada çalışanlarınıza bir rol modeli oluyorsunuz ve çalışanlarınızı da sürekli bakımlı ve şık görüyoruz. Bu farklılık nasıl oluşuyor, bu bir şirket politikası mı?

Yani sağlık ve güzelliğin ön planda olduğu 3 merkezimiz var biliyorsunuz. Tabii bu hizmeti veriyorsanız, saçınızla, başınızla, makyajınızla bir anlamda giyiminizle uyum sağlamanız gerekiyor. Çünkü karşınızda estetiği, güzelliği arayan insanlar var. Bu bir nebze politikayı gösteriyor, şirket politikasını… Ama bu konuda açık bir durum içerisinde daha üst düzeyde bir üretim noktasına geliyoruz. Bu konu ile ilgili şu anda bir ön çalışma yapılıyor. Hem hekimlerimize hem de çalışanlarımıza imaj danışmanlığı yapacak bir ekiple çalışmayı düşünüyoruz. Yavaş yavaş eğiterek bir noktaya getirdiğimiz insanlarla anca bir politika oluşturabiliriz. Bir işin politikayla, kültür haline gelebilmesi için önce insanlarda davranış değişikliğine yansıması gerekiyor.

 

Alışveriş için tercih ettiğiniz yerler nelerdir?

Geçtiğimiz senelerde Nisan ve Eylül aylarında, genelde senede 2 kere Milano’ya giderdim. Belirli marka ve mağazalarım vardı, çok gezmeden alıp çıkardım. Sonrasında özel tavsiye üzerine Kaan Bey (Gökalp) ile tanıştım. Önce bir gömleklere bakayım dedim nasıl diye. Ardından o başarılı ve yaratıcı tarzı beni etkiledi. Hem tamamen kendine has bir çizgisi vardı, hem fiyat anlamında oldukça uygundu, hem de usta insanlarla çalışarak, hep kaliteli kumaşları tercih ediyordu. Gömleğin ardından bana bir de ceket dikti, ardından da bir takım elbise… Milimetric ile hikayemiz işte böyle başladı.

 

Kıyafet seçiminizde öncelikli dikkate aldığınız şeyler nelerdir?

Eğer kıyafetlerimi yurtdışından alacaksam önce kumaşına bakıyorum. Yani niye bu kadar fiyatı… Dolayısıyla kumaş çok önemli. Türkiye’de eğer iyi modacı olacaksanız, kumaşa para ödeyeceksiniz ve doğru kumaşı kullanacaksınız. Ben Milimetric’e ilk gittiğimde ilk konuşmalarına baktım, kendi kesiminden kendi dizaynından çok kumaşı konuşuyorlardı. İşte dedim doğruyu bilen ve doğruyu satmaya çalışan bir insan. Bu konuda Kaan Bey’in avantajı kumaşı çok iyi bilmesi.

 

“Türkiye’de kadın aksesuarına geldiğin zaman geniş bir yelpaze var. Erkekler için ise seçenek çok kısıtlı.”

 

Hatırı sayılır bir aksesuar koleksiyonunuz var…

Türkiye’de kadın aksesuarına geldiğin zaman geniş bir yelpaze var. Erkekler için ise seçenek çok kısıtlı. Erkekler kıyafetlerini aksesuarlarla zenginleştirebileceklerini ve güzelleştirebileceklerini yavaş yavaş keşfediyor. Kol düğmeleri mesela Türkiye’de çok lüks. Manşetler yavaş yavaş keşfediliyor. Ama çok kolay bulamıyorsunuz her yerde. Ben Kapalıçarşı’da yüz yaşında bir parça buldum mesela, onunla harika bir kol düğmesi tasarlayıp, yaptırdım. Çeşit azlığından bu yola yöneliyorum.

 

Bir sözünüz var;  “İş yerime her girdiğimde her sabah uyandığımda o koltuğu yeniden hak etmek için çabalıyorum.” diyordunuz.

Tabii yani o günü yeniden kazanmak, seneler geçse bile yeniden taze hale gelebilmek bence önemli. O yoğun tempo içerisinde bunla bir de başa çıkabilmek kolay bir şey değil; çünkü hayatta önümüze çok daha fazla kötü şey çıkıyor. Hayatın içerisinde güzel olaylar ise çok fazla değil; o yüzden o güzellikleri yeniden kazanmak lazım. Öyle bir başlangıç yapmak her zaman o kötülüklerden kaçınmak gibi bir şey.

Röportaj Bengü Arslan tarafından MAG Dergi için yapılmıştır.

Roman Mağazalarının Genç Veliahtı

bugratoplusoy-1

Yenilikçi ve yüksek kalite anlayışından ödün vermeden, Türk Hazır Giyim sektörünün amiral gemisi olan Roman, genç kadrosuyla şimdi daha dinamik.

Türkiye’deki öncü konumunuzu Dünya’ya yaymak için çeşitli stratejiler geliştirmişsiniz? Bize biraz yenilikçi projelerinizden bahseder misiniz?

Biz, hedef pazarı ve bu pazara giriş stratejimizi birçok firmanın yaptığından çok farklı bir şekilde ‘Franchise’ sistemi yerine kendi mağazalarımızı açma üzerine kurduk. Bu yenilikçi stratejilerde; marka ile ilgili pazar büyükleri, hedef kitle analizi, segmentasyon ve tüketici davranışları üzerine olan incelemeleri bizzat sürdürmekteyim. Yurtdışında birçok ülkede Roman’ın açılışı üzerine görüşmelerimiz hızla devam ediyor.

Yurtdışında uzun süren ve başarı grafiği oldukça yüksek olan bir eğitim serüveniniz var, bir de sizden dinleyelim.   

Lise eğitimimi İsviçre’de Avrupa’nın en önemli okullarından Le Rosey ve College du Leman’da tamamladım. Amerika’da Wenthworth Institute of Technology’e kabulümün ardından, burada 5 senelik mimarlık ve mühendislik eğitimi gördüm. Sonrasında Türkiye’ye dönerek ünlü mimar Han Tümertekin’in yanında ilk iş deneyimini gerçekleştirdim. Bir taraftan Koç Üniversitesi’nde Excutive MBA programına katılarak Marka Yönetimi, Pazarlama, Finans gibi alanlarda kendimi geliştirirken, diğer taraftan Roman bünyesindeki bütün birimler ile birebir çalışarak şirketimize katabileceğim artıları değerlendirdim. Bu süreçte onursal başkanımız babam Sayın Turgut Toplusoy ‘un büyük desteğiyle Roman mağaza zincirlerinin genel koordinatörü olarak şirketteki görevime başladım.

2010’da Roman’ın ve sizin hedeflediğiniz nokta nedir?

Nisan ayının sonuna kadar yapılanma çalışmalarını tamamlamayı hedefliyoruz. Aile şirketi olmanın sıcaklığını kaybetmeden daha sistematik ve verimli bir yapıya sahip olmak, önceliklerimizin başında geliyor. ‘10 yılda 10 Dünya Markası yaratmak’ felsefesinden yola çıkan Turquality projesinin de marka destek kısmında yer alıyoruz. Ekibimle birlikte şuan tüm enerjimi bu projeye yoğunlaştırmış durumdayım.

bugratoplusoy-2

Gipsy by Roman isimli yeni markanız ile de Roman’a genç bir soluk getirdiniz. Gipsy by Roman ile ilgili projeleriniz neler?

Gipsy by Roman, Roman Mağazaları içerisinde satışa sunulan ve daha çok genç kesime hitap eden bir koleksiyon. Oldukça ilgi görmeye başladı, biz de bu iyi geri dönüşümden ilham alarak Gipsy by Roman konsepti ile yeni mağazalar açmayı planlıyoruz.

Mimarlık, sizin uzmanlık alanınız ve siz göreve başladığınızdan beri Roman Mağazaları’nda çok farklı ve iddialı bir mimariye rastlıyoruz. Bu sizin eseriniz mi?

Mimarlık benim için bir tutku… Türkiye ve Yurtdışındaki Roman Mağazalarının 12 tanesinin de konseptini kendim hazırladım. Roman’ın çizgisini koruyarak yeni bir konsept oluşturmaya çalıştım. İlk deneyimden sonra başta bu işin duayenlerinden olmak üzere yakın çevrem ve müşterilerimizden olumlu geri bildirimler aldık, bu beni motive etmekle birlikte Roman müşterisinin yeniliklere ne kadar açık olduğunu görmemi de sağladı. Bundan sonrada açılacak mağazalarımızda aynı konseptle ilerlemeyi düşünüyoruz.

Bu yoğunluğun içerisinde, sosyal aktivitelere zaman ayırabiliyor musunuz?

Türk Amerikan İş adamları Deneği ve TUGİAD üyesiyim. Fotoğraf ve yelken en büyük tutkularım arasında yer alıyor. Aynı zamanda yeni mekânlar, yeni tatlar keşfetmeyi de çok seviyorum. Toplusoy, genç kesimi de Roman tutkunu yapacağa benziyor.

Röportaj: Bengü ARSLAN – Quality of Magazine Dergisi için yapılmıştır.

Fotoğraf: Erhan ABİNİKMAN

Yönünü İçgüdülerine Göre Belirleyen Kusursuz Tasarımcı: Begüm Salihoğlu


1983 İstanbul doğumlu olan Begüm Salihoğlu, ortaokulu St. Pulcherie Kız Ortaokulu’nda, liseyi St. Benoit Lisesi’nde okudu. Kendisini baskıya gelemeyen, özgürlüğüne düşkün biri olarak tanımlayan Salihoğlu’nu kendi haline bırakarak, yaratıcı ve etkileyici tasarımlara imza attığını gözlemleyebilirsiniz. Değişik ülkelere seyahat etmeyi çok seven tasarımcı, farklı kültürleri tanımaktan zevk alıyor. Bunun dışında enerjisinin tutmadığı insanlarla asla çalışmıyor, iyi elektriği de kötü elektriği de hemen alıyor ve hayatta yönünü hep içgüdülerine göre belirliyor. ROMAN için yeni bir koleksiyon tasarlayan Begüm Salihoğlu koleksiyonu ve modaya dair her şeyi Q Life ile paylaştı.

Yurtdışında Fransızca işletme alanında eğitim almaya gittikten sonra bunun yanlış karar olduğunu düşünüp, bambaşka bir alana, yani  ‘modaya’ yönelmişsiniz. Böyle cesaret gerektiren bir karara nasıl vardınız? Aileniz bu kararınızı nasıl karşıladı?

Hayalim hep üniversiteyi Amerika’da okumaktı, çünkü orada sizi yönlendiriyorlar, yeteneğiniz olan, merakınız olan konularda eğitmeye teşvik ediyorlar. Ben ailemi çok zor ikna ettim yurtdışında okumak için, hatta işin aslı ikna bile etmedim resmen emrivaki yaptım, okullara başvurdum, sınavlara girdim ve Boston’da Northeastern University’e kabul edildim. Ancak oraya hep transfer olacağım bir okul gözüyle baktım çünkü aklımda hep modayla ilgili bir şey yapmak vardı.

     Direk moda okumaya neden gitmediniz?

Ben aileme “ben moda okumaya, Amerika’ya gideceğim!” deseydim asla izin vermezlerdi ve bunu şımarıkça değerlendirirlerdi. Çok uzun bir sure önce olmasa da o zaman moda okumak sadece hayali bir şeydi, okunmazdı, isletme okunurdu çünkü o zamanlar… İşletme okursan her isi yaparsın bilinci vardı. Nitekim benim ailemde buna inanıyordu. Ben portfolyo hazırlayıp başvurduğum zaman bütün istediğim okullardan kabul edilmiştim. Bundan haberi olmayan ailem ise beni ziyarete geldiği gün havaalanında öğrendiğinde büyük bir şaşkınlık yaşamıştı. Çünkü ben “hazır mısınız New York’a taşınıyorum! Hem de moda okumaya Parsons’a kabul edildim!” dediğimde ne yapacaklarını şaşırmışlardı ama içten içe çok gururlanmışlardı. 

Dünyanın  önde gelen moda okullarından biri olan Parsons School of Design’da eğitim gördükten sonra pek çok başarılı işler yapmışsınız. Jill Stuart, Huseyin Çağlayan gibi ünlü modacılarla çalışmış olmanız da bunlara örnek. Bütün bu deneyimlerin,  şimdi kendi markanızın adı altında yaptığınız tasarımlarınızda bir etkisi var mı?

Tabii ki de var, olmaz olur mu? Onlar yıllardır bu sektörde olan, büyük bir tecrübeye sahip tasarımcılar. Hala da onlar gibi başarılı olmak için kendimi geliştirmeye çalışıyorum.  Hüseyin Çağlayan muhteşem bir yaratıcı beyin, hatta o bir dahi diyebiliriz! Onunla çok kısa bir dönem ben Paris’te Via Malaura Showroom’da çalışırken defilesi için çalıştık.  O kadar kısa zamanda bile ekibiyle olan müthiş enerjisine tanık oldum. Ekip gücünü bu tecrübemle birlikte daha çok beynime kazıdım ve bende ayni şekilde ekibimle güzel bir enerji yakaladım. Bunun isinizde başarılı olmak için bu çok önemli bir ayrıntı olduğuna inanıyorum, tek başına asla var olamazsınız. 

Haute-couture koleksiyonunuzun tanıtımı için yapılan çekimde model olarak Azra Akın’ı seçme sebebiniz nedir?

Azra Akın çok naif bir yüz, pürüzsüz ve çok sade bir güzelliği olan bir kadın. Hareketleri, içtenliği ve enerjisiyle çok rahat çalıştığım bir isimdi, çok kısa sürede de çok yakın arkadaş olduk onunla. Kıyafetlerimi çok güzel taşıyor ve onun zarifliğinde kıyafetler daha farklı ön plana çıkıyor. 

Haute-couture koleksiyonunuzdaki kıyafetler dişiliği ön plana çıkaran türden. Bu koleksiyonu tasarlarken kafanızda kurguladığınız, ulaşmak istediğiniz kadın profilinden bahseder misiniz?

Bu koleksiyon ile ulaşmak istediğim müşteri profili yaşı ne olursa olsun her daim sik ve sofistike görünmek isteyen, kendini özel hissetmek ve başkasına benzemek gibi bir opsiyonu asla kabul etmek istemeyen bir profil vardı kafamda.  Bana gelen müşteri biliyor ki asla başkasında ayni elbiseyi göremeyecek. 

Koleksiyonda vücut hatlarını  ortaya çıkaran straplez elbiseler, parlak kumaşlar ve payetler göze çarpıyor. Önümüzdeki sezonun gece kıyafetlerinde bu detaylara sıkça rastlayacak mıyız?

Kadınlar her zaman vücut hatlarını en güzel gösteren, farklı ve kendini diğer kadınlardan ayıracak kadar iddialı kıyafetleri severler. Biz de bu yüzden her zaman bu detaylara yer vereceğiz. Gece kıyafetlerinde biraz parıltı gece loş ışıkta kendini gösterir, bu yüzden sıkça bu detaya rastlayacağız.

Begum_Salihoglu_azraakin

Moda dünyasının stresli atmosferi özel hayatınızı nasıl etkiliyor? 

Çok çok stresli bir iş gerçekten, dışarıdan çok eğlenceli gözüküyor ama kendi işyerinize sahip olmak demek ciddi olmanız ve devamlı isinize sahip çıkmanız demek.  Her detayıyla bizzat kendim ilgileniyorum, kontrol bende olmadığında rahatsız olan bir tipim bu yüzden ön muhasebesinden, pazarlamasına, satışa kadar her şeyi kendim organize ediyorum.  Bu da demek oluyor ki özel hayatim için sadece uyumaya eve gidebiliyorum. 3 haftalık evliyim ama daha evimde bardağımı koyacak sehpam yok J Kendime hiç vakit ayıramamaktan biraz şikâyetçiyim ama bu da işimin bir parçası ve işimi çok seviyorum bu yüzden rahat katlanıyorum sanırım. 

Hem Haute-Couture hem Ready-to-wear koleksiyonları hazırlıyorsunuz. Bu ikisi arasından sizin tasarlamaktan en çok zevk aldığınız koleksiyon hangisidir?

Ben her ikisini de tasarlarken keyif alıyorum. Haute couture de sadece yaratıcılığınızın sınırlarını çok daha fazla zorlayabiliyorsunuz ve karsınızdaki de sizi gerçekten anlayan ve yeniliklere açık olan bir müşteriyse ortaya mutlaka muhteşem bir iş çıkıyor. Hazır giyim de ise daha çok ihtiyaca yönelik tasarımlar yapmak durumundasınız çünkü tek tek satmak gibi bir lüksünüz maddi açıdan olamaz. Hazır giyim de büyük bir kitleye hitap etmek için hedef kitlenizi de iyi tanımanız ve buna göre tasarımlar yapmanız gerekir.  Biz Roman ile bu deneyimi yaşadık ve hazır giyim bundan sonra daha çok odaklandığım bir alan oldu çünkü dünyaya açılmanın yolu bu. 

Begüm Salihoğlu’nun tasarımları  nasıl bir tarz benimseyen kadınlara hitap etmektedir?

Begum_Salihoglu_azrakin-benguarslan

Kendine güvenen, sade ve sofistike ama ayni zamanda detaylarda iddialı olmayı seven, dişiliğini ön plana çıkarmak isteyen bayanlara daha çok hitap ediyoruz. 

Gelecek sezon için her kadının gardırobunda bulunmalı dediğiniz parçalar nelerdir?

Gelecek sezon her kadının gardırobunda Roman’a hazırladığımız koleksiyondan bir kokteyl elbisesi mutlaka bulunmalı. Bu koleksiyonu hazırlarken her sezon acil durumlarda ihtiyacımıza koşan renk alternatifleriyle birlikte küçük siyah elbiseler tasarladım. Bunun dışında midi boy yüksek belli etekler, derin yırtmaç detaylı elbiseler eğer vücudunuz müsaitse mutlaka gelecek sezon bulunmalı. 

Marka ve tasarımcı  işbirliklerini nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Eğer tasarımcı köklü bir marka ile çalışıyorsa ve o markanın müşterisine de sadık kalarak yeni bir soluk getiriyorsa o zaman o işbirliği çok doğru bir işbirliği olur.  Tasarımcıların çok radikal değişikliklere giderek markayı tamamen bambaşka şekilde değiştirmeye çalıştığında başarısız olduklarını görüyoruz.  Marka ve tasarımcı işbirlikleri devam ederse markalar yeniliğe açık olan müşteri kitlesine de hitap etmiş olurlar diye düşünüyorum. 

ROMAN markası  için hazırladığınız koleksiyonun teması nedir ve sizi gerçekten tatmin eden bir iş mi oldu?

Koleksiyonda 1940’larin izlerini 1990’lar minimalizmi ile karıştırdım. Kesimleri vücut hatlarını en iyi ve en ince gösterecek şekilde tasarladım.  İki farklı tema yarattık, birincisi geometrik kesikleriyle ve asimetrik detaylarla daha genç daha dinamik bir line oldu. Diğer temada ise biraz daha ağır ve sofistike bir line tasarladım. Taş işlemeli kordon detaylarla elbiseye aksesuarla birlikte tasarlanmış hissi vermeye çalıştık.  Sırt detaylarına, kollarda islemelere, transparanlığa ve parıltıya odaklandık ve ortaya her yaştan kadına hitap eden, çok şık bir koleksiyon çıktı. Kumaşlarda dokumlu krepleri, ipek şifonları ve likralı vücudu saran çok iyi kumaşlarla çalıştık. Renklerde ise gülkurusu, zeytin yeşili, mor, siyah ve şampanya renkleriyle oynadık.

Röportaj: Bengü Arslan tarafından MAG Dergisi için yapılmıştır.